Dolar 32,5641
Euro 34,7152
Altın 2.488,58
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 16°C
Az Bulutlu
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Cum 14°C
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 20°C

O Doktor’dan Özür Mektubu…

O Doktor’dan Özür Mektubu…

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Cüneyt Genç, Facebook’ta yaptığı paylaşım ile sosyal medya gündemine oturmuştu.

Dr. Genç, Facebook’ta paylaştığı fotoğrafta kendisine gelen bir hastanın izni olmadan çekilmiş hali bulunuyor ve üzerine de “Bana ne ben de Cüneyt’e muayene olmak istiyorum” yazıyordu. Ayrıca fotoğrafın üst kısmına yazı yazan doktor şu ifadeleri kullanmıştı; “Millet kapısının önünde kedi yavrusu bulur, bizim kapının önünde bunu buldum. İçimdeki insan sevgisi nedeniyle baktım tabi.” yazıyordu.

İşte o doktor bir özür mektubu yayındı… İşte o özür mektubu…

“Herkese Merhaba,

Bir süre önce sosyal medya hesabımdan yaptığım bir paylaşımla yanlış anlaşılmalarla dolu bir yolculuğa çıktım. “Hastasının cinsel yönelimi ile dalga geçen, hastasını teşhir eden doktor” suçlamalarına kadar varan bir sürecin içinde buldum kendimi.

Gerçek olmayan, sanal ortamdan alınan bir fotoğraf ve üzerine düşünülmemiş anlık bir espri ile başladı her şey. Oysa yaşadığımız dünyada olayları, gerçekler değil algılar belirliyordu. Acımasızlık tam da burada başladı. Bir hekimdim, ‘kadın hastalıkları ve doğum uzmanıydım’. Düşünmeden yaptığım paylaşımım mesleki açıdan değerlendirildi ve “mesleki infaz süreci”ne dönüştürüldü.

Yorumlar, haberler bir ‘linç kampanyası’nı da beraberinde getirdi. Telefonların, mesajların, hakaretlerin, küfürlerin, tehditlerin, suçlamaların arkası kesilmedi. Öfkelendim, isyan ettim, akıl ve mantığa sığmayan insafsız yorumlara, değerlendirmelere tepki koydum. Sustum sonra…

Ben, vicdan ve mesleki etik muhasebesi içinde iken adıma yürütülen kampanyalar tüm şiddetiyle devam etti. Hep başkalarının başına geldiğini sandığımız “acımasız dünyanın” bizzat içindeydim. Şaşkındım… Sakin olmaya, gerçekten kopmamaya ve düşünmeye çalıştım. Teknoloji geliştikçe yanlış anlaşılmaların nerelere kadar varabileceğine, insanın ‘ölüm’ hatta sevdikleri ile nasıl ‘tehdit’ edilebildiğine, ‘suçlu ilan etme’ nidalarına ve girişimlerine tanık oldum.

Kendim için korkmadım. Sevdiklerim için tedirgin olmadığımı söylemek ise o kadar da kolay değil. Son yıllarda ülkemize hakim olan linç kültürünün, kutuplaşma iklimin nerelere gelebildiğini görebilme adına da oldukça tecrübe sahibi oldum diyebilirim. Bu negatifliklerin, bağırışların ortasında beni tanıyanlardan ve bunca yıldır güvene dayalı güzel bir bağ kurduğum hastalarımdan gelen sevgi dolu destek mesajları ise bana güç verdi.

“Din, milliyet, ırk, siyasi eğilim ya da toplumsal sınıf ayrımlarının hastamla arama girmesine izin vermeyeceğim” diye yemin etmiş bir hekim olarak; beni en çok yaralayan mesleğimle bağdaşlaştırılan acımasız, hak etmediğim yorumlardı. Mesleki açıdan linç ve karalama kampanyasının mağduru oldum bu süreçte.

Sözcükler önemli! Bazen silahtan daha fazla yaralar insanı. Bir hekimin kaleminden espri diye düşünmeden dökülen sözcükler… Olmasaydı keşke…

Söz, ağızdan çıkmadan önce insanın esiridir; ağızdan çıktıktan sonra insan sözünün esiri olur” derler. Sözlerimin esiri olmayacağım. Öz eleştirimi yaptım. İnsanların cinsel kimliklerine saygı duymama rağmen, nerelere gidebileceğini öngörmeden seçtiğim kelimelerle, ‘sanal dünyadan alınarak paylaşılan bir fotoğraf’la yanlış anlaşılmaya sebebiyet verdim.

İyi bir insanım, iyi bir hekimim. Bugün de, yarın da, iyi insan, iyi baba, iyi eş ve iyi hekim olarak hayatıma devam edeceğim. Ancak beni bilenlere de bilmeyenlere de samimi bir özür borçluyum.
Okuma yazma bilmemesine rağmen 9 çocuk yetiştiren, 7 çocuğunu üniversitede okutan, 40 yaşında ilkokulu dışarıdan bitiren 88 yaşındaki anneme ve rahmetli babama da büyük bir özür borçluyum. En kısa sürede annemin yanına gideceğim. Ellerini öpeceğim. Hiç görmedikleri, tanımadıkları insanların hakaret ve küfürlerine sebebiyet verdiğim için af dileyeceğim.

Üzdüğüm, huzursuz ettiğim, kelimelerimle incittiğim hatta daha önemli ülke sorunlarımız varken gündemin bu konuyla meşgul edilmesine vesile olduğum için önce insan, sonra hekim olarak herkesten özür dilerim.

ÜZGÜNÜM…

Saygılarımla…

Op. Dr. Cüneyt Genç
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.