Dolar 32,3592
Euro 34,9986
Altın 2.324,57
BİST 9.143,52
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

Kendinizle Uzlaşın!

Kendinizle Uzlaşın!

İnsanın hayatında üç temel uzlaşma vardır. Birincisi; her şeyin istediğiniz gibi olamayacağı, gerçeği ile uzlaşma. İkincisi; bir üç yaşlarındaki süreçte gelişen, içimizdeki iyi ve kötünün birbirini fark etmesi sonucu, içimizde kötünün de olduğunu kabul etmek. Kötü yanımızın, başkalarına kötülük yapma arzularımızın olabileceğini anlama. Hem iyiyi hem kötüyü barındırdığımızı ve böylece bir bütün olduğumuzu bilme ve uzlaşma. Üçüncüsü; kendi dünyasında anne ve babasının mükemmel olduğunu sanan çocuk, büyüdükçe onların pek çok hatasını görebilir.

Ebeveynleri, yetersizlikleri ve kusurları ile kabul etme ve uzlaşma.
Birinci uzlaşmayı başaramayanlar; talepkâr ve bağımlı olurlar. Sürekli kendilerini koruyan, besleyen nesnelere yapışır ve çeşitli yollarla insanları kendilerine bakım vermeye zorlarlar.

İkinci uzlaşmayı yapamayanlar, kendi yaşam tarzından farklı bir yaşam sürdüren insanlarla uzlaşma zorluğu çekerler. Kendi içindeki kötüyü görüp, kabul edemediklerinden kötüyü hep dışarıda ararlar. Bazen gerçekten gördüğü, bazen yakıştırdığı, en çok da görmek istediği için başkalarında görerek rahatlar.  Sanki o kusur başkasında olursa kendinde olmazmış gibi, sanki o kötülüğe ne kadar şiddetle karşı çıkarsa o kadar masum olduğunu kanıtlamış olacak gibi görür. Kendisine iyi davranan insanların iyi, kötü davranan insanların kötü yanını görür.

Hayatları, yetersiz biri olmadıklarını kanıtlamakla geçer.
Üçüncü uzlaşmayı başaramayanlar ise ya sürekli ebeveynlerini memnun etmek için, ya da onları hüsrana uğratmak için yaşarlar. Kendi hayatını kuramazlar. Bir kısmı otoriteye boyun eğer, diğer bir kısmı da otoriteyi hüsrana uğratmak için isyankâr olur.

(Yukarıdaki bölüm, ‘Psikeart’ dergisinden, Doğan Şahin’in  ‘Hayatla barışma veya didişme; uzlaşma veya uzlaşma!’ adlı makalesinden özetlenmiştir.)

Hangi kişisel gelişim kitabını açsanız ‘her şey içinizde,’ diyor. Bilgeler, süfliler, dervişler, psikiyatri uzmanları da, hep aynı şeyi söylüyor. Yani her insan da; sevgi, merhamet, iyilik olduğu gibi,  zalimlik ve başkalarına kötülük etme arzusu da var. İnsanın fıtratı böyle olduğuna göre, aklından geçen kötü düşünceler için suçluluk duymak, içinde var olan kötülüğü inkâr anlamına geliyor. Bu bilgilerden haberdar dahi olmayan bazı insanlar, kendinden küçüklere, ‘içinde kötülük duyuyorsan utanmalısın,’ gibi nasihatlerde bulunuyor. Bu hurafe bilgiler, ne yazık ki, pek çok insanı etkileyerek, onlara yaşamı zehir ediyor. Bu yüzden insanlar, kendine söylenenlerin ne kadar doğru olduğunu sorgulamazlarsa, alıp kabul ettikleri ikinci el bilgilerin oluşturduğu olumsuz duygularla boğuşmak zorunda kalıyor.

Bir insanın karakterini, içinde var olanlar değil, bunlarla uzlaşıp uzlaşamaması belirliyor.  Galiba aile terbiyesi ve eğitim işte tam burada işe yarıyor. Kişi aldığı terbiye ve eğitimle, kendi ile uzlaşabilirse, uyumlu, halim selim birisi oluyor, uzlaşamıyorsa, uyumsuz, isyankâr ve hayatla didişip duran birisi oluyor.

[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.