Dolar 32,5418
Euro 34,9429
Altın 2.426,49
BİST 9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Az Bulutlu
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Per 21°C
Cum 19°C
Cts 18°C
Paz 19°C

İnanmak ve Güvenmek

İnanmak ve Güvenmek

Güven, şüphe duymamaktır. Örneğin, her sabah doğan, dünyamızı aydınlatan ve ısıtan güneşin varlığından kimsenin zerre şüphesi yoktur.

Her şey güneş gibi ortada olsa işimiz çok kolay olacak ama ne yazık ki henüz sır olan pek çok şey var. Örneğin; tıp, daha tansiyon yüksekliğinin nedenini ortaya koyamadı. Hastalıklar şöyle dursun, insan için en büyük sır ölüm ve ölüm sonrası.

Sır insanın içine şüphe düşürür. Şüphe insanın içini kemirir, sıkıntı yaratır. Şüpheyi güvene döndürecek kanıtlar ortada yoksa, sır perdesi aralanamıyorsa, sıkıntıdan kurtulmanın tek yolu şüpheyi bastırmaktır. İnanç şüpheyi bastırma hadisesidir.

Öyle görünüyor ki; insanlar sır karşısında iki farklı tutum alıyorlar. Bir bölümü; ‘Ben şüpheyi bastırmayı tercih etmiyorum. Bilim şu ana kadar pek çok sırrı çözdü. Henüz sır olan şeyleri de gün gelir çözer. Ben şüphelerimi kanıtlarla yok etmek isterim.’ diye düşünüyor. Bir bölümü de; ‘Evrenin çok büyük sırları var. Bu sırların arkasında büyük bir güç var. Her şeyi bu güç yapıyor. İnsan bu güç karşısında zavallıdır. Ben bu gücün her şeye kadir olduğuna ve o gücün yaptıklarında bir hikmet olduğuna inanıyorum.’ diyor.

Bu iki görüş de, aslında çok masum olmasına rağmen, ülkemizde her şeyde olduğu gibi, burada da ‘siz’ ve ‘biz’ yaşandığına şahit oluyorum. Oysa bakın Salvador Dali, böyle bir soruya nasıl cevap veriyor:

İspanya’da bir TV kanalına verdiği röportajda; kendisine “Tanrıya inanıyor musunuz?” diye soruluyor. Dali; “Ben inanmıyorum ama inanlara hayran oluyorum. Onların işi çok daha kolay. Bilemedikleri her şeyi tanrıya havale ediyorlar ve kafasındaki soruna cevap buluyorlar. Şüphe yaşamıyorlar.” diyor.

İnanmak da, güvenmek de şüpheden kurtulma çabası. Şüphe dediğimiz şey, sıkıntının ana kaynağı. Akıllar şüphe doğurmakta pek maharetli olduğundan, akıllarımızın şüphe üretmesini önleyecek yollar bulmamız en iyisi gibi görünüyor.

İnanmak şüpheyi sadece bastırıyor, bu yüzden her zaman tatmin edici olamıyor.  Güvenmek için de, kesin kanıtlar arıyoruz. Anlaşılan her aradığımız şey için kesin kanıt bulmak henüz mümkün görünmüyor. Galiba yapabileceğimiz en iyi şey evrene koşulsuz güvenmek.

[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.