Dolar 32,5869
Euro 34,7990
Altın 2.499,78
BİST 9.453,63
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
14°C
Hafif Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 21°C
Sal 22°C

Kuru Nasihat

Kuru Nasihat

Oğlunun problemi ile baş edemeyen anne, çocuğunu alıp Mahatma Gandi’ye götürmüş. Uzunca bir süre sıra bekledikten sonra Gandi’nin karşısına çıkmış ve “Sayın Gandi, bu benim oğlum. Sabah akşam zararlı şekerlerden yiyip duruyor. Sağlığı bozulacak diye korkuyorum. Ne yaptım ne ettiysem sonuç alamadım. Ne olur bana yardım edin, bir yol gösterin,” demiş.

Gandi hiç cevap vermeden sessizce çocuğa bakmış, sonra derin bir nefesten sonra anneye dönmüş, “Ben sizi tam bir ay sonra tekrar göreyim, olur mu?” demiş. Anne, Gandi’nin davranışına bir anlam verememiş ama ‘tamam’ demekten başka yapacak bir şeyi olmadığından evine dönmüş.

Bir ay sonra, anne çocuğunu alıp, yeniden Gandi’ye gitmiş. Gandi çocuğu ve anneyi tanımış. Anne, “Çocuğum şeker yemeyi bırakmadı,” diye yakınmış. Gandi çocuğun karşısına diz çökmüş ve “Ne olur evladım, şeker yeme,” demiş. Anne, Gandi’nin kuru nasihatine şaşırmış ve sinirlenmiş. “Madem sadece bunu söyleyecektiniz, bizi bir ay niye beklettiniz,” diye sitem etmiş.

Gandi, gayet sakince, “Hanımefendi siz geçen ay buraya geldiğinizde, ben de şeker yiyordum. Bu nasihati ona verebilmek için aslında bir ay boyunca şeker orucuna girdim,” demiş.

Gandi, basit bir problem karşısında bile karşısındakini anlamak için bir ay şeker orucu tutuyor. Zaten bunun için tarihteki yerini alıyor.

Günümüzde ahkam kesmeyi seven çok insan var. Siz siz olun ortalık yerde bir sorununuzdan söz etmeyin. Zira o sorun için oradaki kelle sayısı kadar nasihat alırsınız. Hatta bazıları çifte nasihat bile ederler. O kadar nasihat edilir ama hepsi kulaktan duyma boş şeylerdir. Zaten çoğu sorun sahibinin bildiği şeylerdir.

Ahkam kesmek kolay ve pek keyifli bir şey olmalı ki, çok kişi bunu zevkle yapıyor. Peki ya ahkam kesenleri dinlemek! Adamın, ‘Ben senden daha akıllıyım,’ demiş olmasına mı yanarsın, seni ahmak yerine koymasına mı? Yoksa zekânızla alay etmesine mi? Ahkam keseni dinlemek neresinden bakarsanız bakın, en hafifinden eziyettir.

Bir sorunu olan ehil bir kişiye gitmelidir. Ehil olanlar aynı zamanda edepli de olduklarından, sadece soranlara, bildiklerini anlatırlar. Bilmediklerini ya araştırdıktan sonra cevap verirler ya da daha ehil birine yönlendirirler.

[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.