Dolar 32,3347
Euro 35,1658
Altın 2.244,39
BİST 8.718,11
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 9°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
9°C
Hafif Yağmurlu
Çar 11°C
Per 11°C
Cum 12°C
Cts 13°C

Yorum Neye Göre Yapılır?

Yorum Neye Göre Yapılır?

Çok zengin bir adam öldüğünde, oğlu henüz on yaşındaymış. Köyün ihtiyar heyetinin okuması için bir vasiyet bırakmış. Vasiyet gereği, ihtiyar heyeti eve davet edilmiş ve vasiyet açılmış. Vasiyette; ‘İhtiyar heyeti üyeleri, mallarımdan en beğendiklerinizi alın, ondan sonra oğluma verin,’ yazıyormuş. Bunun üzerine ihtiyar heyeti, zengin adamın en gözde mallarını aralarında paylaşmış, pek kıymeti olmayan birkaç parça malı da oğluna bırakmışlar.

Zengin adam vasiyetinden ayrı, oğluna, büyüdüğünde okuması için, bir mektup bırakmış. Çocuk büyüyünce mektubu açmış. Mektupta, “Oğlum vasiyet çok açık olmasına rağmen, ihtiyarlar tabii ki kendilerine göre yorumladılar ve en değerli malları kendilerine aldılar. Oysa vasiyette, ‘mallarımdan en beğendiklerinizi alın, ondan sonra o malları oğluma verin,’ demek istedim. Sen o malları henüz idare edebilecek yaşta olmadığın için, ben bu yolu seçtim. İhtiyarların bu şekilde yorumlayacaklarından emindim. Şimdi onları teslim almaya hazır hale geldin. Şimdi git durumu anlat ve malları sana verme zamanın geldiğini söyle,” yazıyormuş.

Oğlan mektubu yaşlılara götürmüş, onlar da, “Biz böyle anlamamıştık,” deyip, malları geri vermişler.

Hikayeden öğrendiğimize göre, yorum; kendine göre, kendi çıkarına göre yapılır.

Hikayede böyledir de, gerçek hayatta farklı mıdır? Hiç sanmıyorum. Zaten biz tolum olarak bunu bilir ve kabul ederiz. Eğer insaf ölçüsünü aşmıyorsa makul karşılarız. ‘Bal tutan parmağını yalar,’ ‘Nalıncı keseri gibi hep kendine yontuyor,’ vb gibi pek çok atasözümüz, buna örnektir.

Birisinin çıkar hesabı yaptığı kolayca anlaşılır. Ancak, birisi, ben hakikati söylüyorum derse, bunun doğru mu yanlış mı olduğunu anlamak pek kolay değildir. Birincisi, hakikat budur diyen, hakikati gerçekten bulmuş mudur, yoksa öyle olduğunu mu sanmaktadır. İkincisi, dinleyen, duyduklarının, hakikat olup olmadığını ayırt edebilecek kadar bilgili midir?

Hakikati bulmak isteyenler, yüzlerce yıl önce yazılmış kadim bilgileri araştırıyorlar. Hakikati anlatmak isteyenler, soyut bilgileri, anlaşılabilir hale getirmek için somutlaştırmaya çalışıyorlar. Bunun için sembol, hikaye, masal, misal, mesel, ironi vb. gibi, pek çok mecaz kullanıyorlar. Eğer araştırıcı yeteri kadar donanımlı değilse, anlatanın, niyetini okuyamıyorsa, bilginin yazıldığı zamanın ruhunu anlayamıyorsa, mecazları hakikat diye yorumluyor.

Günümüzde tanık olduğumuz, akıl almaz hakikat tartışmalarının nedeni, kifayetsizlerin, mecazları, hakikat diye yorumlarından ibarettir.

[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.