Dolar 32,5431
Euro 34,9157
Altın 2.429,23
BİST 9.699,24
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cum 19°C
Cts 16°C
Paz 16°C
Pts 18°C

Vicdansız İnsan

Vicdansız İnsan

Türkçe sözlüğe göre vicdan; kişiyi kendi hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç.

Biz vicdanı, ebeveynlerin çocuğuna öğrettiği bir doğru ve yanlış cetveli diye tanımlayalım. Ebeveynler çocuklarının toplumun onayladığı bireyler olmasını isterler. Bunun için, çocuk daha doğduğunda eğitime başlarlar. Eğitilen, anne babaya sonsuz güven duyan, söylenen her şeyi olduğu gibi kabul eden bir sabidir. İstenenleri çocuğun beynine iyice kazımak için de, doğru ödüllendirilir, yanlış cezalandırılır. Ailenin eğitimi, yine ödül ve ceza yöntemiyle, yakın çevresi, okul, din adamları ve politikacılar tarafından iyice pekiştirir. Neticede, çocuk toplumun beğenisine uygun bir kalıba sokulur. Bu kalıbın bozulmadan devam etmesi için de, artık içinde bir denetleyici, yani vicdan yerleşmiş olur.

Vicdan, önüne konulan doğru yanlış cetveline, (buna anayasamız diyelim,) bakarak, her davranışı yargılayan bir yargıç gibidir. Yargıcın anayasası, ebeveynler ve yaşadığı toplum tarafından inşa edildiği için, insanın ailesine, yaşadığı coğrafyaya göre farklılıklar gösterir. Örneğin; tutucu çevrelerin anayasasında, yanlışlar daha fazladır ve cezalar daha ağırdır. Bu çevrede yetişenler, yanlış bir şey yaptığında, içlerindeki acımasız yargıç; sen yanlış bir şey yaptın, artık kötü bir insansın, utanmalısın, günahkârsın, cehennemlik oldun, insan içine çıkamazsın, kimse seni sevmez gibi yargılarda bulunur. Serbestliğin hâkim olduğu çevrelerde ise, yanlışlar daha az ve cezalar da hafiftir. Yani vicdan görecelidir.

Neyin doğru neyin yanlış olduğunu, içimizde konan anayasa belirlediğine göre, herkes belli bir kalıbın adamıdır ve ona göre davranır. İşte bu yüzden insanlar arası farklar kaçınılmazdır ve masumdur. Hal böyleyken, bir insanı ‘vicdansız’ diye suçlamak anlamsızdır.  Kendi kalıbı ile kendini var eden bir insan, kalıbından vazgeçerse, darmadağın olacağından korktuğu için, değişime sıcak bakmaz. Eğer bir insanda değişim isteniyorsa, darmadağın olmayacağına ve anayasasının çok ihlal edilmeyeceğine ikna etmek lazımdır.

Herkes kendi tarzı ile toplum ile uyumlu bir yol tutturma peşinde. Bu uyumu yakalayamayanlar sıkıntı çekiyor ve çare arıyorlar. Bazısı benim anayasam doğru diğerleri bana uysun diyor, bazısı, galiba benim anayasam biraz değişmeli diyor. Kendi anayasasını sorgulayanlar, yanlışları görüp düzeltebilirlerse, sıkıntıları azalıyor. Başkalarını değiştirmeye uğraşanlar çaresizce şikâyet ediyorlar.

[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.