Dolar 32,5875
Euro 34,8655
Altın 2.496,07
BİST 9.694,07
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Yağmurlu
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 22°C
Sal 22°C

Daha Fazlası

Daha Fazlası

Bir zamanlar bir köylü ile bir yılan dost olmuş. Köylü yılana her gün bir tas süt götürür, yılan ise ona her gün bir altın verirmiş. Bu karşılıklı alışveriş uzunca bir süre devam etmiş. Köylü bir gün hastalanmış, her gün götürdüğü sütü götürecek hali yokmuş. Oğlunu çağırmış, durumu izah etmiş ve yılanın sütünü götürmesini istemiş.

Oğul babasının bahsettiği yere giderken, babasının aklına şaşmış. Her gün süt taşımaktansa, yılanı öldürüp içindeki tüm altınları almak en iyisi diye düşünmüş. Sütü babasının dediği yere bıraktıktan sonra yılanı beklemiş. Yılan sütü içmeye gelince balta ile saldırmış. Yılan bir hamle yapmış ama kuyruğunun kopmasına engel olamamış. Hemen karşı saldırıya geçerek oğlanı ısırmış ve oğlan oracıkta ölmüş.

Oğul gelmeyince, baba telaşlanmış. Bir gayretle kalkmış ve oğlunu gönderdiği yere varmış. Oğlunun ölmüş, yılanın da kuyruğunun kopmuş vaziyette acıyla kıvrandığını görmüş. Köylü adam evlat acısıyla, yılan da kuyruk acısıyla kala kalmışlar.

Bir zaman geçmiş, birbirlerine yeniden ihtiyaçları olduklarını anlamışlar. Çünkü yılan aç kalmış, köylü de altınsız. Tekrar bir araya gelmişler ve yine eskisi gibi dost olmaya karar vermişler. Köylü yine sütü götürmüş, yılanın verdiği altını almış. Bir kaç gün bu durum devam etmiş ama işin eski tadı yokmuş. Çünkü köylü, her gittiğinde yılanı görünce evladının acısını hissedermiş, yılan ise köylüyü gördüğünde kuyruk acısını. Köylü bakar ki bu durumu devam ettiremeyecek, yılana: “Kusura bakma, ben de evlat acısı, sen de kuyruk acısı varken biz asla dost olamayız. Birbirimizi gördüğümüzde hep bu acıyı yaşayacağız,” deyip ilişkiyi sona erdirmiş.

Bu hikâyede, mevcuda razı olmayıp, daha fazlasını isteyenlerin hüsrana uğrayacağı anlatılsa da, bir bakıma daha fazlasını istemek iyidir. Daha fazlasını isteyen insanlar yeni şeyleri aramışlar ve bulmuşlardır. İnsanlığın konforunu ve refahını artıran her şey -tekerlekten internete- daha fazlasını isteyenlerin sayesindedir.

İnsanın daha fazla konfor ve refah istemesi anlaşılır olsa da, duygusal tatminlerde daha fazlasını aramak, istenilen sonucu vermiyor. Şöyle ki; görmek, işitmek, koku duymak, tat almak, dokunmak gibi beş duyunun sağlıklı olmasının kıymetini ne kadar biliyoruz? Akli melekelerimizin yerinde olması, konuşabilmek,  yürüyebilmek, okuyabilmek, yazabilmek gibi yeteneklerimizin harikalığından ne kadar haberdarız?  Ya duygularımız; sevmek, sevilmek, âşık olmak, kızmak, sinirlenmek, umutlanmak, hırslanmak, üzülmek, gülmek, keyiflenmek, hedefe doğru yürümek, iştahla yemek yiyebilmek, ağrısız sancısız kaka ve idrar yapabilmek, karşı cinse ilgi duymak, seks yapmak gibi, muhteşem anların keyfinin ne kadar farkına varıyoruz?

İnsanı harikulade yapan bu yetilerinden bir tanesinin sekteye uğraması halinde, çekilecek ıstırabı bir hesap edersek, bunlara sahip olmanın mutluluğu bir insana yeter de artar bile. Hal böyleyken; her daim mutlu olmak, zevk alınan anları artırmak için suni davranışlar türetmek, keyif verici maddelere yönelmek, insan doğasına uygun değildir. Zaten sıkıntı denilen şey, insanın doğasından uzaklaşması değil de nedir?

Elimizde böyle bir doğal zenginlik varken, daha fazlasını aramak; galiba günde bir altına razı olmayıp, tüm altınlara sahip olma acemiliği ile ölüme gitmek olsa gerek.

[author image=”https://www.kulecanbazi.com/wp-content/uploads/2014/11/huseyin-guducu.jpg” ]Hüseyin Güdücü
drguducu@hotmail.com[/author]

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.